Derelerde balıklar ninni söylerken suya
Dağların eteğinde dalar derin uykuya
Köprübaşı bir sevda, benzer güneşe, aya
Gurbet yoluna düşer her can Köprübaşı’nda
Bir yel değirmenidir zaman Köprübaşı’nda
Mevsimler sonsuzluğa açarken perdesini
Baharla giyer şehir yeşil elbisesini
Hiçbir ses karşılamaz kemençenin sesini
Huzurun gülen yüzü, sevdan Köprübaşı’nda
Gönülleri bir eden ferman Köprübaşı’nda
Harmantepe’de tarih bil ki yazılmış kanla
Barut zafere dönmüş ateşten imtihanla
Bu güzel topraklara bedel ödenmiş canla
Bayrağıma renk olmuş al kan Köprübaşı’nda
Hasret dağ gibi büyür her an Köprübaşı’nda
Geçmişten bugünlere yürürken anlı şanlı
Bir tarafta Gündoğan, öte yanda Fidanlı
Yaz gelmiş Akpınar’a, gökler yine dumanlı
Hasretin ateşinde gel yan Köprübaşı’nda
Gurbetin kederine boyan Köprübaşı’nda
Çifteköprü, Güneşli sırt sırta dayanmışlar
Beşköylüler bir garip hüzüne boyanmışlar
Ağustos yedisinde yüreğinden yanmışlar
Soldurur yaprakları hazan Köprübaşı’nda
Yüreklerde kurulur mizan Köprübaşı’nda
Köşk yaylasında açar bin bir türlü çiçekler
Gözbebeğinde büyür aydınlık gelecekler
Vuslat düşünü görür gurbetteki yürekler
Yekpare bir an olur mekân Köprübaşı’nda
Zorluklarla savaşır imkân Köprübaşı’nda
Düşlerime girince akar gözümün yaşı
Gecenin sabahında gel hayra yor bu düşü
Manahoz’un koynunda uyursun Köprübaşı
Ey gurbetçi kardeşim yuvan Köprübaşı’nda!...
Yaralı yüreğine derman Köprübaşı’nda…
M.NİHAT MALKOÇ
26 Şubat 2009 Perşembe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder