4 Ağustos 2009 Salı

29 Temmuz 2009 Çarşamba

Ankara'nın Yeni Vali Yardımcısı Köprübaşılı Şentürk Uzun

M.NİHAT MALKOÇ

Köprübaşı dağlık bir alanda kurulu bir yerleşim yeri olduğu için bu yörede yaşayanlar mecburen okuyorlar. Çünkü okumaktan başka çareleri yok. Bu yüzden Türkiye’nin önemli mevkilerine gelmiş çok sayıda Köprübaşılı bürokrat ve yetkili insan vardır. Bunların sayısı her geçen gün daha da artmaktadır. Buradan göçen aileler çocuklarının okuması için her türlü fedakârlığı yapmaktadırlar. Karadeniz insanının karakteristik özelliklerini en iyi yansıtan bu küçük ilçenin çocukları başarının önündeki bütün engelleri aşmasını bilmektedir. Bu başarılı insanlardan biri de 2009’da “Yılın Genç Lideri” seçilen Köprübaşılı Şentürk Uzun’dur.

Şentürk Uzun, Genç Liderler Derneği’nin düzenlediği ‘Yılın Genç Liderleri’ oylaması sonucunda “Yılın Genç Lideri” seçilerek biz hemşehrilerini gururlandırmıştır. Yedi kategoride düzenlenen ve 56 bin 287 kişinin katıldığı oylamada, sivil toplum örgütlerinin faaliyetlerini kolaylaştıran çalışmalarıyla tanınan ve AB uyum yasaları çerçevesinde İçişleri Bakanlığı Dernekler Daire Başkanlığı’na atanan Dr. Şentürk Uzun, yüzde 35.76 oy oranıyla ‘Yılın Bürokratı’ seçilmiştir. Bu biz Köprübaşılılar için bir onur ve gurur vesilesi olmalıdır.

Şirin ilçemiz Köprübaşı’ndan başarılı insanlar yetişiyor ama ne yazık ki Köprübaşı halkı değerlerini yeterince tanımıyor. Oysa Adnan Kahveci ve Recep Yazıcıoğlu’nun açmış olduğu aydınlık yolda yürüyen Köprübaşılılara destek olmak boynumuzun borcudur. Onlar bizim ülke genelindeki medar-ı iftiharlarımızdır. Köprübaşı’nın adını Türkiye’ye ve dünyaya duyuran bu başarılı hemşehrilerimize vefa borçluyuz. Onları tanımalı ve tanıtmalıyız.

Başarılı bir insan olan Köprübaşılı Şentürk Uzun’u bu ilçede tanıyanların sayısı ne yazık ki bir elin parmakları sayısıncadır. Oysa o, yaptığı güzel çalışmalarla Türkiye gündemine oturuyor. Başında bulunduğu kurumlar ülkenin yüzakı oluyor. O, yönetime ve dernekçiliğe yeni ufuklar kazandırıyor. Dilerseniz onu biraz daha yakından tanıyalım…

Köprübaşılı Dr. Şentürk Uzun, 1967’de dünyaya geldi. Şu an itibariyle 42 yaşındadır. Yani ömrünün baharında ve mesleğinin zirveye giden yolundadır. İlköğrenimini Almanya’da Privates Günther-Stöhr Gynasium(Özel Alman Koleji)’nde tamamlamıştır. 1985’te Sürmene Lisesi’ni bitirmiştir. 1989’da Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni başarıyla tamamlayarak buradan mezun olmuştur. Yüksek Lisansını Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi Ana Bilim Dalında “Türkiye’de 1980–1990 Yılları Arasında Belediyelerin İdarî ve Malî Yapılarındaki Gelişmeler ve Ankara Büyükşehir Belediyesi Örneği” konulu tezle yapmıştır. Bununla yetinmemiş Londra’da Middlesex Üniversitesi’nde İşletme ve İnsan Kaynakları Yönetimi Anabilim Dalında “Kamu Sektöründe Stratejik Planlama Süreci” konusunda yüksek lisans çalışması da yapmıştır.

Köprübaşı’nın başarılı isimlerinden Şentürk Uzun, “Misafir Araştırmacı” olarak beş buçuk ay süreyle De Montford Üniversitesi’nde(Leicester-İngiltere) bulundu. Burada bulunduğu süre içerisinde ‘Kamu Yönetiminde Yeniden Yapılanma’ konusunda araştırma yaptı. Dokuz Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Yönetimi Ana Bilim Dalında “İl ve İlçelerin Yeniden Düzenlenmesi ve Örgütsel Etkililik İlişkisi” adlı teziyle “Doktor” oldu. Çok iyi İngilizce ve Almanca bilen Şentürk Uzun evli ve üç çocuk babasıdır.

1990 – 2000 yılları arasında çeşitli ilçelerde(Kütahya-Pazarlar, Konya-Hadim, Ağrı-Taşlıçay, Samsun-Lâdik) kaymakamlık yaptıktan sonra, 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi sonrası Sakarya Vali Yardımcılığı yaptı. 2003 yılında kurulan Dernekler Dairesi Başkanlığı’na “Kurucu Başkan” olarak atandı. 19 yıllık meslek hayatında valiliklerden beş takdirname, İçişleri Bakanlığı’ndan üç takdirname ve bir de maaşla ödüllendirme aldı.

Görüldüğü gibi her başarılı insan gibi Şentürk Uzun’un da biyografisi bir hayli uzun… Eğitim düzeyi yüksek, başarılı bir Köprübaşılı O… Dernekler Dairesi Başkanlığı’ndan Ankara Vali Yardımcılığı’na terfi eden Köprübaşılı hemşehrimiz Şentürk Uzun’a yeni görevinde üstün başarılar diliyoruz. Köprübaşılılar onun başarılarının takipçisi olacaktır.

Zile'den Van'a Köprübaşılı Ağır Ceza Hakimi: Fatih Aksoy

M.NİHAT MALKOÇ

Köprübaşı bugüne kadar nice değerler yetiştirip Türkiye’nin hizmetine sundu. Bu değerlerden birisi de Köprübaşılı Seyfettin Aslan Aksoy’un(nam-ı diğer Kitapçı Aslan’ın) oğlu ağır ceza hâkimi Fatih Aksoy’dur. Çalışkan, mütevazı ve son derece başarılı bir insan olan Fatih Aksoy son hâkimler, savcılar atama kararnamesiyle Tokat’ın Zile ilçesindeki Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığından Van Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığına atanmıştır.

Hâkim Fatih Aksoy 6 Mart 1972 tarihinde Trabzon’un Köprübaşı ilçesinde dünyaya geldi. Lise öğrenimini 1988’de Trabzon Lisesi’nde tamamladıktan sonra Ankara Üniversitesi Dil, Tarih, Coğrafya Fakültesi(DTCF) Türk Dili ve Edebiyatı Bölümüne girdi. Hukukçu olmayı hedeflediği için bu bölümde sadece bir yıl okuduktan sonra oradan ayrıldı. 1989 yılında Konya Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni kazandı. Orada okumaya başladı.

1991’de İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne yatay geçiş yaptı.1993’te okulunu başarıyla bitirdi. 1993–1997 yılları arasında Avukatlık stajı, ruhsatnamesi ve Hâkimlik stajını tamamladı. 1997–2006 yılları arasında sırasıyla Ayrancı/Karaman, Çamlıhemşin/Rize, Datça/Muğla bölgelerinde hâkimlik yaptı. 2006’da atandığı Zile’de Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı ve Adalet Komisyonu Başkanlığı görevlerinde bulundu. Zile’de ve görev yaptığı diğer yerlerde çok sevildi; insanlarla güzel diyaloglar kurdu. Herkesin sevgisini, saygısını ve güvenini kazandı. Bir hâkim için güven her şey demekti. Zile’de çok başarılı olduğu için son hâkimler-savcılar atama kararnamesiyle Van Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığına atandı. Bu bir terfidir, kendisini bu önemli göreve gelmesinden dolayı kutluyoruz. Köprübaşılı hemşehrileri onunla gurur duyuyor. Yeni görev yerinde de çok başarılı olacağına inanıyoruz.

Köprübaşılı hâkim Fatih Aksoy çok başarılı bir ailenin başarılı bir ferdi… Dokuz kardeşten sekizi üniversite mezunu… Fatih Bey’in abisi Hüseyin Aksoy, Mersin Valisi olarak görev yapıyor. Ailede doktorlar, hâkimler, avukatlar, denetçiler, daire başkanları, mühendisler, başmüdürler var. Başbakanlık Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen ‘Biz Bir Aileyiz-Türkiye Sofrası’ etkinliği kapsamında geçtiğimiz yıllarda bu ailenin reisi Seyfettin Aslan Aksoy-Hatice Aksoy çiftine yılın ailesi ödülü verildi.

Van’ın çiçeği burnunda Ağır Ceza Hâkimi Fatih Aksoy yakından tanıdığım ve takdir ettiğim bir hukukçudur. Her şeyden önce iyi bir Köprübaşılıdır. Trabzonluluk ruhunu hep yaşamış ve yaşatmıştır. Halk tabiriyle hiçbir zaman “ne oldum delisi” olmamıştır. O, mesleğini severek yaptığı için başarılı oluyor; insanlara eşit uzaklıkta durabiliyor. Görevindeki tarafsızlığı her şeyin önünde tutuyor. Dostlukla görevin gereğini birbirine karıştırmıyor. O, mesleğinde hep ilerliyor, gelecekte çok iyi yerlere geleceğinden eminim…

Datça’da iz bıraktı hâkim Fatih Aksoy… Datçalılar onun şehirlerinden ayrılışına çok üzüldüler. Zile’de de kısa zamanda adından söz ettirdi. Zileliler de onu bağırlarına bastılar. Vefalı bir insan olan ve ailesine bağlılığı ile tanınan Fatih Aksoy, Köprübaşı’nı hiçbir zaman unutmadı. Köprübaşı sevgisi onun gönlünde ayrı bir yer tutmaktadır. O çok değerli vali Recep Yazıcıoğlu’nu kendine örnek almaktadır. Onunla ilgili şu düşünceleri bunu göstermektedir:

“Rahmetli vali Recep Yazıcıoğlu’nu çocukluğumdan beri tanır ve katılabildiğim konferanslarına bizzat katılır, katılamadıklarımı televizyon ekranlarından takip ederdim. Aynı ilçeden olmamız ve babamla olan aile dostlukları nedeni ile de kendisi ile bizzat tanışma mutluluğunu da yaşadım. Çocukluğumda ve öğrencilik yıllarımda hep onun fikirlerini, hayata ve devlet anlayışına getirmeye çalıştığı yenilikleri takip ederdim. Benim yetişmemde ve hayat ufkumun oluşmasında valimin felsefesinin ve yaşam tarzının önemli payı vardır. Benim doğduğum ilçe olan Trabzon’un Köprübaşı ilçesine bağlı Yılmazlar köyünde doğan rahmetli Vali’miz ile yine aynı köyde doğan rahmetli Adnan Kahveci ülkemize yeni bir ufuk açmışlardır. Ne mutlu bana ki her iki büyük insan ile aynı ilçedenim ve her iki insanı da bizzat tanıma fırsatı buldum. Her iki devlet adamı ile her zaman gurur duydum.”(Kümbet Dergisi)

Kıymetli hemşehrimiz Van’ın yeni hâkimi Aksoy’a yeni görevinde başarılar diliyorum.

1 Haziran 2009 Pazartesi

14 Mart 2009 Cumartesi

Köprübaşı’nın Medyadaki Gururu: Mustafa Karaalioğlu




M.NİHAT MALKOÇ

Köprübaşı’nın medyadaki gururu Mustafa Karaalioğlu 1966 yılında Köprübaşı’na bağlı Küçükdoğanlı Köyü’nde dünyaya geldi. İlkokulu Samsun Necatibey İlkokulu’nda, ortaokulu Çarşamba Ortaokulu’nda, liseyi Samsun’da Devrim Lisesi’nde tamamladıktan sonra 1989 yılında Gazi Üniversitesi İktisadî ve İdarî Bilimler Fakültesi’nden mezun oldu. 1987’de üniversiteyi okurken aynı anda Zaman gazetesinde muhabir ve sayfa sorumlusu olarak çalışıyordu. Yani o hem okuyor, hem de çalışıyordu. Türkiye gazetesinde çalıştı daha sonra… Tüketici Test Dergisi’nde ilk genel yayın yönetmenliği tecrübesini yaşadı. 1995 yılında Yeni Şafak gazetesinin kuruluşunda o da vardı. Yeni Şafak’ta çeşitli mevkilerde vazife yaptı. Bunlar arasında Haber Koordinatörlüğü, Ankara Temsilciliği, Yazı İşleri Müdürlüğü, Genel Yayın Yönetmenliğini sayabiliriz. Karaalioğlu, bu gazetede aynı zamanda ciddi ve kaliteli köşe yazıları da kaleme alıyordu. O, 1997 senesinden beri Star gazetesinde Genel Yayın Yönetmenliği ve Star Medya Grubu İcra Kurulu Başkanlığı görevlerini aynı anda yürütmektedir. O evlidir; iki çocuk sahibidir. Mustafa Karaalioğlu’nun “Tüketim Virüsü”, “Uygun Adım Siyaset”, “Hilal ve Ampul” adlarını taşıyan üç de kitabı bulunmaktadır.

Gazeteci Mustafa Karaalioğlu “Hilal ve Ampul” adlı kitabında 1970’lerin başlarında siyaset arenasına çıkan Millî Görüş Hareketini enine boyuna masaya yatırıyor. Fazilet Partisi’nden Saadet Partisi’ne kadar geçen süre içerisinde yaşananlar ve AKP’nin kuruluşu bu kitapta dile getiriliyor. Yazar, siyasal İslam’la ilgili dikkate değer analizlerde bulunuluyor.

Köprübaşılı Mustafa Karaalioğlu, Ahmet Hakan Coşkun’un safını değiştirmesinden sonra Kanal 7 Televizyonu’nda “İskele Sancak” programını devralarak başarıyla hazırlayıp sunmuştur. O şimdi Kanal 24 adlı televizyon kanalında program yapmaya devam etmektedir.

Karaalioğlu tam bir Karadenizli… Manahoz deresinin deli dolu hali onun karakterine fazlasıyla yansımış. Çabuk kızıyor, parlıyor, son söyleyeceği sözü hiç bekletmeden söylüyor. Onun için de zaman zaman başı derde giriyor. O, Anayasa Mahkemesi’nin türban düzenlemesini iptal eden kararının ardından 6 Haziran’da “Söz Bitti, Sözleşme Bozuldu” başlıklı bir yazı kaleme almıştı. Kararı eleştiren yazı üzerine Karaalioğlu’nun ‘Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama’, ‘Heyet halinde kamu görevlisine hakaret’, ‘Suç işlemeye tahrik’ suçlarından cezalandırılması talep edildi. Cesur gazeteci-yazar Mustafa Karaalioğlu bu yazısında, “Anayasa Mahkemesi, genç kızlar üniversite eğitimi alabilsin, bir ayıp ortadan kalksın, bir hak ihlaline son verilsin diye yapılan düzenlemeyi iptal ederek yetkisini aştı, kendisini var eden hukuku çiğnedi. Sadece hukuku değil, toplumun dindarlığını, başörtüsü gibi yüzyılların ve inancın mirası bir değeri de ayaklar altına aldı.” ifadelerine yer vermişti.

Hemşehrimiz Mustafa Karaalioğlu kendini yetiştirmiş çok iyi bir gazeteci… Malum çevrelerce AKP’ye yakın olmakla ve tarafsızlığını koruyamamakla suçlanıyor. O, gündemin nabzını da çok iyi tutuyor. Tavır ve davranışlarında çok rahat… Konuşma becerisi var, iyi bir hatip olarak biliniyor. Onun medyaya dair analizlerinin çok isabetli olduğunu da görüyoruz.

Köprübaşılı Karaalioğlu’nun gelecekte politikada da iyi yerlere geleceğini tahmin ediyoruz. O, Köprübaşı’nın medyadaki ve siyasetteki yeni yüzü olacaktır. O, demokrasiye inanmış bir yazardır. Onun basınla ilgili şu görüşleri dikkate değerdir: “Basın özgürlüğü demokrasinin temel, olmazsa olmaz, tartışma götürmez bir unsurudur. Medyası özgür olmayan bir yönetime demokrasi denilemez. Ama medyası; siyaseti, ekonomisi ve magazini kadar konuşulan bir demokrasinin sağlığından da şüphe etmek gerekir. Türk medyası yıllardır, on yıllardır sorunludur, kirlenmiştir. Toplumla arasında güven sorunu yaşanmaktadır ve bunun temel nedeni de medyanın boğazına kadar siyasete ve ekonomiye batmış olmasıdır. Medya, siyaseti yönlendirmenin, siyaset üzerinde nüfuz kullanmanın aracı haline gelmiştir.”

Bence Köprübaşılı gazeteci Mustafa Karaalioğlu’nun en büyük eksiği, elinde güç ve imkân olmasına rağmen, basınla uğraşan yetenekli hemşehrilerinin elinden tutmamasıdır.


9 Mart 2009 Pazartesi

Akademisyen Arkadaşım Doç. Dr. Yüksel Aydar

M.NİHAT MALKOÇ

Köprübaşı kabuk değiştiriyor. Dağların ortasında kalmış bu ilçenin sesi Türkiye’nin dört bir yanında yankılanıyor. Adnan Kahveci’nin ve Recep Yazıcıoğlu’nun memleketi, bağrından çıkardığı yeni değerlerle Türkiye’nin gözde ilçelerinden biri olduğunu gösteriyor.

Köprübaşı son yıllarda bilimde yeni çehreler çıkarıyor ortaya. İşte bu yeni çehrelerden biri de Doç. Dr. Yüksel Aydar’dır. Köprübaşı’nın iftihar kaynaklarından biri olan Aydar, şu an itibariyle Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nde ‘Anatomi’ alanında “Doç. Dr.” akademik unvanıyla çalışmalarına devam etmektedir. O, insan anatomisi sahasında bilimsel çalışmalar yapmaktadır. Yüksel Aydar, ilçemizde uzun yıllar görev yapan Ömer Aydar’ın oğludur.

Çocukluk arkadaşlarımdan biri olan Yüksel Aydar, 1969 yılında Trabzon’a bağlı Köprübaşı ilçesinin Gündoğan Mahallesi’nin Kosron mevkiinde doğdu. İlkokulu Çifteköprü İlkokulu’nda, ortaokulu Köprübaşı Ortaokulu’nda ve liseyi Trabzon Lisesi’nde tamamladı. Yani o, farklı okullarda okudu. Ortaokul yıllarında aynı okulda okuyorduk. O, benden bir sınıf ilerdeydi. Aynı köyden olduğumuz için aynı güzergahlardan geçerdik. Bilindiği gibi Trabzon Lisesi 1887 senesinde açılmıştır. 1987 yılında da bu güzide okulun 100. kuruluş yıldönümü kutlanmıştır. Doç. Dr. Yüksel Aydar da Trabzon Lisesi’nin 100. yıl mezunlarındandır.

Köprübaşılı Doç. Dr.Yüksel Aydar çok gayretli, azimli ve çalışkan bir kişidir. Bu özelliklere sahip olduğu içindir ki 1988 yılında girmiş olduğu Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nden 1993 yılında çok iyi dereceyle mezun olmuştur. O, 1993–1994 yılları arasında memleketi olan Köprübaşı’nda “Serbest Veteriner Hekim” olarak çalışmıştır. Bunun yanında, Köprübaşı Lisesi’nde de 1993–1994 eğitim öğretim yılında Biyoloji, Fizik ve Sağlık Bilgisi derslerine girmiştir. Fakat Yüksel Bey, daima yüksekleri hedeflemiştir, alanında yükselmek için fırsatlar kollamıştır. O, Milli Eğitim Bakanlığı’nın 1994 yılında YÖK ile müştereken yapmış oldukları Yurtdışı Yüksek Lisans (YLS–1994) sınavlarında başarılı olarak İngilizce öğrenmek, İnsan Anatomisi ve Embriyolojisi üzerine mastır ve doktora öğrenimi görmek üzere resmi burslu statüde Amerika Birleşik Devletleri’ne gönderilmiştir. Yurtdışına çıkmadan önce bir yıl Ankara’da ODTÜ Yabancı Diller Bölümü’nde İngilizce eğitimi almıştır. Söz konusu üniversitenin ‘Dilde Yeterlilik Sınavı’nda başarılı olarak 1995 yılının Temmuz ayında ABD’ye gitmiştir. Richmond, Virginia’da Virginia Commonwealth University’ye bağlı Department of English Language’de bir yıl daha dil öğrenimi görmüştür.

Doç. Dr. Yüksel Aydar, Ocak 1996’da Virginia Commonwealth Üniversitesi Tıp Fakültesi Anatomi Anabilim Dalı’nda başladığı Yüksel Lisans programını Ocak 1998’de tamamlamıştır. Mart 1998’de yine aynı üniversitede Dr. Andras K. Szakal ve Dr. John G. Tew danışmanlığında doktora programına başlamış, bu çalışmayı Temmuz 2002’de başarıyla bitirmiştir. Temmuz 2002-Ocak 2005 yılları arasında aynı üniversitenin Mikrobiyoloji ve İmmünoloji Anabilim dalında ‘Uzman Bilim Adamı’ olarak çalışmalarda bulunmuştur. Daima alanıyla ilgili yeni şeyler öğrenerek mevcut birikimini artırmıştır. O, girdiği bütün sınavlarda başarı kazanarak sürekli yükselmiştir. Fakat tevazusundan hiçbir zaman ödün vermemiştir. Tabir caizse ‘ne oldum delisi’ olmamıştır. Çıkış noktasını hiç unutmamış, vardığı yeri de iyice hazmetmiştir. O, Köprübaşılılığından hiçbir şey kaybetmemiş, sıla-i rahimi de kesmemiştir.

Yüksel Aydar, 2005’te Türkiye’ye dönerek Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Anatomi Anabilim Dalı’na ‘Öğretim Görevlisi Doktor’ olarak atanmıştır. 2007’de de ‘doçent’ unvanını almıştır. Halen Anatomi Anabilim Dalında ‘Doç. Dr.’ olarak görevine devam etmektedir. Onun uluslararası seçkin İmmünoloji ve Anatomi dergilerinde yayınlanan makaleleri ve uluslararası bilimsel toplantılarda sunduğu çok sayıda bildirisi bulunmaktadır. Yüksel Aydar evli olup Ömer Talha Buğrahan, Enes Fatih Bilgehan ve Ali Kağan adında üç çocuğu vardır. O, yakın gelecekte ‘Prof. Dr.’ olarak göğsümüzü daha da kabartacaktır. Ona bundan sonraki akademik hayatında başarılar, aile hayatında ise mutluluklar diliyorum.

7 Mart 2009 Cumartesi

Çocukluk Arkadaşım Doç. Dr. Mustafa Cin

M.NİHAT MALKOÇ

Zaman ne çabuk geçiyor; geçen zaman neler gösteriyor yaşayanlara... Çocukluk arkadaşlarımız ülkenin dört bir yanına dağılıp kendi yollarını çizerek hayat mücadelesi veriyorlar. İşte bu yazımda çocukluk arkadaşlarımdan olan Mustafa Cin’in yükseliş hikâyesini anlatacağım size. Köprübaşı’ndan Öğretim Üyeliğine uzanan gerçek bir başarı hikâyesi…

Kıymetli arkadaşım Mustafa Cin’le aynı mahalleden(Kosron’dan) olduğumuz için ortaokula ve liseye hep beraber gidip geldik. O, benden küçük olmasına rağmen benden bir sınıf ilerdeydi. Demek ki erken başlamıştı okula. Ortaokulda ve lisede sınıflarımız ayrı olsa da okullarımız, köylerimiz ve yollarımız aynıydı. Gerçi o, ilkokulu Köprübaşı’nda okumuştu. Ben Güneşli Köyü İlkokulu’nda okumuştum. Yani onu ortaokul yıllarında daha çok tanıdım. Mustafa kendi halinde, kalender kişiliğe sahip bir insandı o zamanlar. Şimdi de farklı değildir. Hesaplı ve yerinde konuşan, biraz içine kapanık fakat gayretli ve mücadeleci bir insan… Öyle olduğu içindir ki şimdi adının önünde ‘Doç. Dr.’ akademik unvanını hakkıyla taşıyor.

Giresun Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sosyal Bilgiler Öğretmenliği Bölümü’nde “Doç. Dr.” akademik unvanıyla çalışan Mustafa Cin, 1971 yılında Köprübaşı’nın Gündoğan Köyü’nün Kosron mevkiinde doğdu. İlkokulu Köprübaşı Merkez İlkokulu’nda, orta ve liseyi ise Köprübaşı Lisesi’nde okudu. KTÜ Fatih Eğitim Fakültesi Coğrafya Öğretmenliği Bölümü’nü 1993’te bitirdi. Yüksek Lisansını 1996 yılında Erzurum Atatürk Üniversitesi’nde Beşeri ve İktisadi Coğrafya alanında yaptı. Doktora için İngiltere’ye gitti. Doktorasını İngiltere’nin en eski ve köklü yükseköğretim kurumlarından biri olan Durham Üniversitesi’nde ‘Coğrafya Eğitimi’ alanında gerçekleştirdi. 2000 yılında ‘doktor’ unvanı kazanarak o zaman KTÜ’ ye bağlı Giresun Eğitim Fakültesi’ndeki görevine döndü. Bilindiği üzere daha sonra Giresun Üniversitesi kurularak söz konusu bölümler KTÜ’den ayrılarak bu üniversiteye bağlandı. Cin, 2008 yılında da ‘Doçent Doktor’ akademik unvanını elde etti.

Köprübaşı’nın son yıllarda yetiştirdiği önemli değerlerinden biri olan Doç. Dr. Mustafa Cin’in akademik ilgi alanları Coğrafya Eğitimi, Doğal Afetler Eğitimi, Kavram Öğretimi, Kavram Yanılgıları ve Öğretim Yöntemleridir. “İlköğretim Yedinci Sınıf Öğrencilerinin Astronomi ile İlgili Kavramları Anlama Düzeyleri ve Kavram Yanılgıları”, “İlköğretim 6. Sınıf Öğrencilerinin Coğrafya Kavramlarını Anlama Düzeyleri ve Kavram Yanılgıları”, “Yer Yuvarlağı Ünitesinin Öğretiminde Bilgisayarlı ve Geleneksel Öğretim Uygulamalarının Karşılaştırılması Üzerine Bir Uygulama”, Cinsiyet Farklılıklarına Göre Üniversite Öğrencilerinin Coğrafî Bilgi Düzeyleri” konulu yüksek lisans tezlerinin yönetiminde görev almıştır. Mustafa Cin, bunların yanında “İklim Elemanları Konusundaki Öğrenci Yanlış Anlamalarının Giderilmesinde Kavramsal Değişim Metinlerinin Etkisi ” konulu doktora tezini de başarıyla yönetmiştir. Köprübaşılı Doç. Dr. Mustafa Cin’in bir kısım meslekî yazıları ulusal ve uluslararası hakemli dergilerde yayınlanmıştır. Onun ulusal bilimsel toplantılarda da birbirinden kıymetli bildiriler sunduğunu da sevinerek müşahede etmekteyiz.

Giresun Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sosyal Bilgiler Öğretmenliği Öğretim Üyelerinden Köprübaşılı Doç. Dr. Mustafa Cin bugüne kadar değişik idarî görevlerde de bulunmuştur. O, 2001–2003 yılları arsında KTÜ Giresun Eğitim Fakültesi’nde İlköğretim Bölüm Başkanlığı yapmıştır. 2002–2005 seneleri arasında da KTÜ’de senato üyeliğinde bulunmuştur. 2002–2007 arasında da Giresun Eğitim Fakültesi’nde Dekan Yardımcısı olarak beş yıl görev yapmıştır. Doç. Dr. Mustafa Cin uluslararası The Geographical Association bilimsel kuruluşuna da üyedir. O, bağlı bulunduğu fakültede “Özel Öğretim Yöntemleri, Doğal Afetler Eğitimi, Okul Deneyimi, Vatandaşlık Eğitimi” gibi dersler vermektedir.

Mustafa Cin birkaç yıl sonra ‘profesör’ olarak başarı çıtasını daha da yükseltecektir. Köprübaşılı bir çocukluk arkadaşı olarak Doç. Dr. Mustafa Cin’in başarılarıyla gurur duyuyorum. Onu gelecekte büyük yerlerde görmek istiyoruz. Yolun açık olsun aziz dostum…