14 Mart 2009 Cumartesi

Köprübaşı’nın Medyadaki Gururu: Mustafa Karaalioğlu




M.NİHAT MALKOÇ

Köprübaşı’nın medyadaki gururu Mustafa Karaalioğlu 1966 yılında Köprübaşı’na bağlı Küçükdoğanlı Köyü’nde dünyaya geldi. İlkokulu Samsun Necatibey İlkokulu’nda, ortaokulu Çarşamba Ortaokulu’nda, liseyi Samsun’da Devrim Lisesi’nde tamamladıktan sonra 1989 yılında Gazi Üniversitesi İktisadî ve İdarî Bilimler Fakültesi’nden mezun oldu. 1987’de üniversiteyi okurken aynı anda Zaman gazetesinde muhabir ve sayfa sorumlusu olarak çalışıyordu. Yani o hem okuyor, hem de çalışıyordu. Türkiye gazetesinde çalıştı daha sonra… Tüketici Test Dergisi’nde ilk genel yayın yönetmenliği tecrübesini yaşadı. 1995 yılında Yeni Şafak gazetesinin kuruluşunda o da vardı. Yeni Şafak’ta çeşitli mevkilerde vazife yaptı. Bunlar arasında Haber Koordinatörlüğü, Ankara Temsilciliği, Yazı İşleri Müdürlüğü, Genel Yayın Yönetmenliğini sayabiliriz. Karaalioğlu, bu gazetede aynı zamanda ciddi ve kaliteli köşe yazıları da kaleme alıyordu. O, 1997 senesinden beri Star gazetesinde Genel Yayın Yönetmenliği ve Star Medya Grubu İcra Kurulu Başkanlığı görevlerini aynı anda yürütmektedir. O evlidir; iki çocuk sahibidir. Mustafa Karaalioğlu’nun “Tüketim Virüsü”, “Uygun Adım Siyaset”, “Hilal ve Ampul” adlarını taşıyan üç de kitabı bulunmaktadır.

Gazeteci Mustafa Karaalioğlu “Hilal ve Ampul” adlı kitabında 1970’lerin başlarında siyaset arenasına çıkan Millî Görüş Hareketini enine boyuna masaya yatırıyor. Fazilet Partisi’nden Saadet Partisi’ne kadar geçen süre içerisinde yaşananlar ve AKP’nin kuruluşu bu kitapta dile getiriliyor. Yazar, siyasal İslam’la ilgili dikkate değer analizlerde bulunuluyor.

Köprübaşılı Mustafa Karaalioğlu, Ahmet Hakan Coşkun’un safını değiştirmesinden sonra Kanal 7 Televizyonu’nda “İskele Sancak” programını devralarak başarıyla hazırlayıp sunmuştur. O şimdi Kanal 24 adlı televizyon kanalında program yapmaya devam etmektedir.

Karaalioğlu tam bir Karadenizli… Manahoz deresinin deli dolu hali onun karakterine fazlasıyla yansımış. Çabuk kızıyor, parlıyor, son söyleyeceği sözü hiç bekletmeden söylüyor. Onun için de zaman zaman başı derde giriyor. O, Anayasa Mahkemesi’nin türban düzenlemesini iptal eden kararının ardından 6 Haziran’da “Söz Bitti, Sözleşme Bozuldu” başlıklı bir yazı kaleme almıştı. Kararı eleştiren yazı üzerine Karaalioğlu’nun ‘Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama’, ‘Heyet halinde kamu görevlisine hakaret’, ‘Suç işlemeye tahrik’ suçlarından cezalandırılması talep edildi. Cesur gazeteci-yazar Mustafa Karaalioğlu bu yazısında, “Anayasa Mahkemesi, genç kızlar üniversite eğitimi alabilsin, bir ayıp ortadan kalksın, bir hak ihlaline son verilsin diye yapılan düzenlemeyi iptal ederek yetkisini aştı, kendisini var eden hukuku çiğnedi. Sadece hukuku değil, toplumun dindarlığını, başörtüsü gibi yüzyılların ve inancın mirası bir değeri de ayaklar altına aldı.” ifadelerine yer vermişti.

Hemşehrimiz Mustafa Karaalioğlu kendini yetiştirmiş çok iyi bir gazeteci… Malum çevrelerce AKP’ye yakın olmakla ve tarafsızlığını koruyamamakla suçlanıyor. O, gündemin nabzını da çok iyi tutuyor. Tavır ve davranışlarında çok rahat… Konuşma becerisi var, iyi bir hatip olarak biliniyor. Onun medyaya dair analizlerinin çok isabetli olduğunu da görüyoruz.

Köprübaşılı Karaalioğlu’nun gelecekte politikada da iyi yerlere geleceğini tahmin ediyoruz. O, Köprübaşı’nın medyadaki ve siyasetteki yeni yüzü olacaktır. O, demokrasiye inanmış bir yazardır. Onun basınla ilgili şu görüşleri dikkate değerdir: “Basın özgürlüğü demokrasinin temel, olmazsa olmaz, tartışma götürmez bir unsurudur. Medyası özgür olmayan bir yönetime demokrasi denilemez. Ama medyası; siyaseti, ekonomisi ve magazini kadar konuşulan bir demokrasinin sağlığından da şüphe etmek gerekir. Türk medyası yıllardır, on yıllardır sorunludur, kirlenmiştir. Toplumla arasında güven sorunu yaşanmaktadır ve bunun temel nedeni de medyanın boğazına kadar siyasete ve ekonomiye batmış olmasıdır. Medya, siyaseti yönlendirmenin, siyaset üzerinde nüfuz kullanmanın aracı haline gelmiştir.”

Bence Köprübaşılı gazeteci Mustafa Karaalioğlu’nun en büyük eksiği, elinde güç ve imkân olmasına rağmen, basınla uğraşan yetenekli hemşehrilerinin elinden tutmamasıdır.


9 Mart 2009 Pazartesi

Akademisyen Arkadaşım Doç. Dr. Yüksel Aydar

M.NİHAT MALKOÇ

Köprübaşı kabuk değiştiriyor. Dağların ortasında kalmış bu ilçenin sesi Türkiye’nin dört bir yanında yankılanıyor. Adnan Kahveci’nin ve Recep Yazıcıoğlu’nun memleketi, bağrından çıkardığı yeni değerlerle Türkiye’nin gözde ilçelerinden biri olduğunu gösteriyor.

Köprübaşı son yıllarda bilimde yeni çehreler çıkarıyor ortaya. İşte bu yeni çehrelerden biri de Doç. Dr. Yüksel Aydar’dır. Köprübaşı’nın iftihar kaynaklarından biri olan Aydar, şu an itibariyle Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nde ‘Anatomi’ alanında “Doç. Dr.” akademik unvanıyla çalışmalarına devam etmektedir. O, insan anatomisi sahasında bilimsel çalışmalar yapmaktadır. Yüksel Aydar, ilçemizde uzun yıllar görev yapan Ömer Aydar’ın oğludur.

Çocukluk arkadaşlarımdan biri olan Yüksel Aydar, 1969 yılında Trabzon’a bağlı Köprübaşı ilçesinin Gündoğan Mahallesi’nin Kosron mevkiinde doğdu. İlkokulu Çifteköprü İlkokulu’nda, ortaokulu Köprübaşı Ortaokulu’nda ve liseyi Trabzon Lisesi’nde tamamladı. Yani o, farklı okullarda okudu. Ortaokul yıllarında aynı okulda okuyorduk. O, benden bir sınıf ilerdeydi. Aynı köyden olduğumuz için aynı güzergahlardan geçerdik. Bilindiği gibi Trabzon Lisesi 1887 senesinde açılmıştır. 1987 yılında da bu güzide okulun 100. kuruluş yıldönümü kutlanmıştır. Doç. Dr. Yüksel Aydar da Trabzon Lisesi’nin 100. yıl mezunlarındandır.

Köprübaşılı Doç. Dr.Yüksel Aydar çok gayretli, azimli ve çalışkan bir kişidir. Bu özelliklere sahip olduğu içindir ki 1988 yılında girmiş olduğu Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nden 1993 yılında çok iyi dereceyle mezun olmuştur. O, 1993–1994 yılları arasında memleketi olan Köprübaşı’nda “Serbest Veteriner Hekim” olarak çalışmıştır. Bunun yanında, Köprübaşı Lisesi’nde de 1993–1994 eğitim öğretim yılında Biyoloji, Fizik ve Sağlık Bilgisi derslerine girmiştir. Fakat Yüksel Bey, daima yüksekleri hedeflemiştir, alanında yükselmek için fırsatlar kollamıştır. O, Milli Eğitim Bakanlığı’nın 1994 yılında YÖK ile müştereken yapmış oldukları Yurtdışı Yüksek Lisans (YLS–1994) sınavlarında başarılı olarak İngilizce öğrenmek, İnsan Anatomisi ve Embriyolojisi üzerine mastır ve doktora öğrenimi görmek üzere resmi burslu statüde Amerika Birleşik Devletleri’ne gönderilmiştir. Yurtdışına çıkmadan önce bir yıl Ankara’da ODTÜ Yabancı Diller Bölümü’nde İngilizce eğitimi almıştır. Söz konusu üniversitenin ‘Dilde Yeterlilik Sınavı’nda başarılı olarak 1995 yılının Temmuz ayında ABD’ye gitmiştir. Richmond, Virginia’da Virginia Commonwealth University’ye bağlı Department of English Language’de bir yıl daha dil öğrenimi görmüştür.

Doç. Dr. Yüksel Aydar, Ocak 1996’da Virginia Commonwealth Üniversitesi Tıp Fakültesi Anatomi Anabilim Dalı’nda başladığı Yüksel Lisans programını Ocak 1998’de tamamlamıştır. Mart 1998’de yine aynı üniversitede Dr. Andras K. Szakal ve Dr. John G. Tew danışmanlığında doktora programına başlamış, bu çalışmayı Temmuz 2002’de başarıyla bitirmiştir. Temmuz 2002-Ocak 2005 yılları arasında aynı üniversitenin Mikrobiyoloji ve İmmünoloji Anabilim dalında ‘Uzman Bilim Adamı’ olarak çalışmalarda bulunmuştur. Daima alanıyla ilgili yeni şeyler öğrenerek mevcut birikimini artırmıştır. O, girdiği bütün sınavlarda başarı kazanarak sürekli yükselmiştir. Fakat tevazusundan hiçbir zaman ödün vermemiştir. Tabir caizse ‘ne oldum delisi’ olmamıştır. Çıkış noktasını hiç unutmamış, vardığı yeri de iyice hazmetmiştir. O, Köprübaşılılığından hiçbir şey kaybetmemiş, sıla-i rahimi de kesmemiştir.

Yüksel Aydar, 2005’te Türkiye’ye dönerek Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Anatomi Anabilim Dalı’na ‘Öğretim Görevlisi Doktor’ olarak atanmıştır. 2007’de de ‘doçent’ unvanını almıştır. Halen Anatomi Anabilim Dalında ‘Doç. Dr.’ olarak görevine devam etmektedir. Onun uluslararası seçkin İmmünoloji ve Anatomi dergilerinde yayınlanan makaleleri ve uluslararası bilimsel toplantılarda sunduğu çok sayıda bildirisi bulunmaktadır. Yüksel Aydar evli olup Ömer Talha Buğrahan, Enes Fatih Bilgehan ve Ali Kağan adında üç çocuğu vardır. O, yakın gelecekte ‘Prof. Dr.’ olarak göğsümüzü daha da kabartacaktır. Ona bundan sonraki akademik hayatında başarılar, aile hayatında ise mutluluklar diliyorum.

7 Mart 2009 Cumartesi

Çocukluk Arkadaşım Doç. Dr. Mustafa Cin

M.NİHAT MALKOÇ

Zaman ne çabuk geçiyor; geçen zaman neler gösteriyor yaşayanlara... Çocukluk arkadaşlarımız ülkenin dört bir yanına dağılıp kendi yollarını çizerek hayat mücadelesi veriyorlar. İşte bu yazımda çocukluk arkadaşlarımdan olan Mustafa Cin’in yükseliş hikâyesini anlatacağım size. Köprübaşı’ndan Öğretim Üyeliğine uzanan gerçek bir başarı hikâyesi…

Kıymetli arkadaşım Mustafa Cin’le aynı mahalleden(Kosron’dan) olduğumuz için ortaokula ve liseye hep beraber gidip geldik. O, benden küçük olmasına rağmen benden bir sınıf ilerdeydi. Demek ki erken başlamıştı okula. Ortaokulda ve lisede sınıflarımız ayrı olsa da okullarımız, köylerimiz ve yollarımız aynıydı. Gerçi o, ilkokulu Köprübaşı’nda okumuştu. Ben Güneşli Köyü İlkokulu’nda okumuştum. Yani onu ortaokul yıllarında daha çok tanıdım. Mustafa kendi halinde, kalender kişiliğe sahip bir insandı o zamanlar. Şimdi de farklı değildir. Hesaplı ve yerinde konuşan, biraz içine kapanık fakat gayretli ve mücadeleci bir insan… Öyle olduğu içindir ki şimdi adının önünde ‘Doç. Dr.’ akademik unvanını hakkıyla taşıyor.

Giresun Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sosyal Bilgiler Öğretmenliği Bölümü’nde “Doç. Dr.” akademik unvanıyla çalışan Mustafa Cin, 1971 yılında Köprübaşı’nın Gündoğan Köyü’nün Kosron mevkiinde doğdu. İlkokulu Köprübaşı Merkez İlkokulu’nda, orta ve liseyi ise Köprübaşı Lisesi’nde okudu. KTÜ Fatih Eğitim Fakültesi Coğrafya Öğretmenliği Bölümü’nü 1993’te bitirdi. Yüksek Lisansını 1996 yılında Erzurum Atatürk Üniversitesi’nde Beşeri ve İktisadi Coğrafya alanında yaptı. Doktora için İngiltere’ye gitti. Doktorasını İngiltere’nin en eski ve köklü yükseköğretim kurumlarından biri olan Durham Üniversitesi’nde ‘Coğrafya Eğitimi’ alanında gerçekleştirdi. 2000 yılında ‘doktor’ unvanı kazanarak o zaman KTÜ’ ye bağlı Giresun Eğitim Fakültesi’ndeki görevine döndü. Bilindiği üzere daha sonra Giresun Üniversitesi kurularak söz konusu bölümler KTÜ’den ayrılarak bu üniversiteye bağlandı. Cin, 2008 yılında da ‘Doçent Doktor’ akademik unvanını elde etti.

Köprübaşı’nın son yıllarda yetiştirdiği önemli değerlerinden biri olan Doç. Dr. Mustafa Cin’in akademik ilgi alanları Coğrafya Eğitimi, Doğal Afetler Eğitimi, Kavram Öğretimi, Kavram Yanılgıları ve Öğretim Yöntemleridir. “İlköğretim Yedinci Sınıf Öğrencilerinin Astronomi ile İlgili Kavramları Anlama Düzeyleri ve Kavram Yanılgıları”, “İlköğretim 6. Sınıf Öğrencilerinin Coğrafya Kavramlarını Anlama Düzeyleri ve Kavram Yanılgıları”, “Yer Yuvarlağı Ünitesinin Öğretiminde Bilgisayarlı ve Geleneksel Öğretim Uygulamalarının Karşılaştırılması Üzerine Bir Uygulama”, Cinsiyet Farklılıklarına Göre Üniversite Öğrencilerinin Coğrafî Bilgi Düzeyleri” konulu yüksek lisans tezlerinin yönetiminde görev almıştır. Mustafa Cin, bunların yanında “İklim Elemanları Konusundaki Öğrenci Yanlış Anlamalarının Giderilmesinde Kavramsal Değişim Metinlerinin Etkisi ” konulu doktora tezini de başarıyla yönetmiştir. Köprübaşılı Doç. Dr. Mustafa Cin’in bir kısım meslekî yazıları ulusal ve uluslararası hakemli dergilerde yayınlanmıştır. Onun ulusal bilimsel toplantılarda da birbirinden kıymetli bildiriler sunduğunu da sevinerek müşahede etmekteyiz.

Giresun Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sosyal Bilgiler Öğretmenliği Öğretim Üyelerinden Köprübaşılı Doç. Dr. Mustafa Cin bugüne kadar değişik idarî görevlerde de bulunmuştur. O, 2001–2003 yılları arsında KTÜ Giresun Eğitim Fakültesi’nde İlköğretim Bölüm Başkanlığı yapmıştır. 2002–2005 seneleri arasında da KTÜ’de senato üyeliğinde bulunmuştur. 2002–2007 arasında da Giresun Eğitim Fakültesi’nde Dekan Yardımcısı olarak beş yıl görev yapmıştır. Doç. Dr. Mustafa Cin uluslararası The Geographical Association bilimsel kuruluşuna da üyedir. O, bağlı bulunduğu fakültede “Özel Öğretim Yöntemleri, Doğal Afetler Eğitimi, Okul Deneyimi, Vatandaşlık Eğitimi” gibi dersler vermektedir.

Mustafa Cin birkaç yıl sonra ‘profesör’ olarak başarı çıtasını daha da yükseltecektir. Köprübaşılı bir çocukluk arkadaşı olarak Doç. Dr. Mustafa Cin’in başarılarıyla gurur duyuyorum. Onu gelecekte büyük yerlerde görmek istiyoruz. Yolun açık olsun aziz dostum…

2 Mart 2009 Pazartesi

KÖPRÜBAŞI’NA

Çocuk yüreğimle koştum da geldim.
Madur Dağlarını aştım da geldim.
Karadeniz gibi taştım da geldim.
Durmaya gelmişim Köprübaş’ına .

Tarihin ebedi, ezeli sende.
Ne varsa cihanda güzeli sende.
Yeşilden bir halı bezeli sende.
Görmeye gelmişim Köprübaşı’na

Sevdan düşe görsün uşak özüne.
Kavurma yemeye Kahve Düzü’ne;
Yer kalır mı sende derde, hüzüne.
Sermeye gelmişim Köprübaşı’na

Düşüme düşersin günde kaç kere?.
İçinden aşk akan ey kutlu dere.
Bir horon çekin de ayağım yere;
Vurmaya gelmişim Köprübaşı’na

Soğuksu Yaylası, Ebeler, Harman.
Gidene cennettir, görene derman.
Cennete benzeyen dört yanı orman.
Girmeye gelmişim Köprübaşı’na

Olamam mazimden asla aralı.
Ecdada saygıdır arzın kuralı.
Fidanlıya vardım, canlar sıralı.
Ermeye gelmişim Köprübaşı’na

Uşşak bir makamda Manahoz akar.
Yayladan doğan su türküler yakar.
Kimlere sevdalı şimale bakar ;
Sormaya gelmişim Köprübaşı’na

Ormanlardan hâsıl saçın taradım
Semamı yitirdim GÖNEŞERA’dım
İlle de vuslattı sende muradım.
Dermeye gelmişim Köprübaşı’na

Bu can sana derse, toprağım sılam
Yetmiyor adına ne söz, ne kelam
Yazıcıoğlu’na Yunusça selam
Vermeye gelmişim Köprübaşı’na

İBRAHİM ŞAŞMA/KARAMAN