2 Mart 2009 Pazartesi

KÖPRÜBAŞI’NA

Çocuk yüreğimle koştum da geldim.
Madur Dağlarını aştım da geldim.
Karadeniz gibi taştım da geldim.
Durmaya gelmişim Köprübaş’ına .

Tarihin ebedi, ezeli sende.
Ne varsa cihanda güzeli sende.
Yeşilden bir halı bezeli sende.
Görmeye gelmişim Köprübaşı’na

Sevdan düşe görsün uşak özüne.
Kavurma yemeye Kahve Düzü’ne;
Yer kalır mı sende derde, hüzüne.
Sermeye gelmişim Köprübaşı’na

Düşüme düşersin günde kaç kere?.
İçinden aşk akan ey kutlu dere.
Bir horon çekin de ayağım yere;
Vurmaya gelmişim Köprübaşı’na

Soğuksu Yaylası, Ebeler, Harman.
Gidene cennettir, görene derman.
Cennete benzeyen dört yanı orman.
Girmeye gelmişim Köprübaşı’na

Olamam mazimden asla aralı.
Ecdada saygıdır arzın kuralı.
Fidanlıya vardım, canlar sıralı.
Ermeye gelmişim Köprübaşı’na

Uşşak bir makamda Manahoz akar.
Yayladan doğan su türküler yakar.
Kimlere sevdalı şimale bakar ;
Sormaya gelmişim Köprübaşı’na

Ormanlardan hâsıl saçın taradım
Semamı yitirdim GÖNEŞERA’dım
İlle de vuslattı sende muradım.
Dermeye gelmişim Köprübaşı’na

Bu can sana derse, toprağım sılam
Yetmiyor adına ne söz, ne kelam
Yazıcıoğlu’na Yunusça selam
Vermeye gelmişim Köprübaşı’na

İBRAHİM ŞAŞMA/KARAMAN

Hiç yorum yok: