7 Şubat 2008 Perşembe

Kitapçı Ahmet Hoca ve Okuma Aşkı


M.NİHAT MALKOÇ

Köprübaşı, Trabzon’umuzun şirin bir ilçesidir. Yüksek dağlar arasında sıkışıp kalan bu ilçede herkes birbirini tanır. Çünkü tek caddesi vardır bu yerleşim yerinin. Bu küçük şehirde muhakkak insanlar birbirleriyle karşılaşır. Herkes herkesin hâlinden haberdardır. Köylerde yaşayan insanlar adeta bir aile gibidir. Evinizde bir erzak tükense rahatlıkla komşunuzun kapısına gidebilirsiniz. Dayanışma ve yardımlaşma en üst noktadadır. Zira herkes birbirine muhtaçtır burada. Güler yüzlüdür insanlar… İmkânları kıt olsa da elleri açıktır.

Gençlik yıllarımı bu ilçede geçirdim. İlkokulu, ortaokulu ve liseyi bu topraklarda okudum. Altı yıl boyunca Köprübaşı’na indim her gün. Çünkü ortaokul ve lise Köprübaşı’nda vardı sadece. Bizler sabahın erken saatlerinde kalkar, fındıklıklardan aşağı inerek Köprübaşı’na varırdık. Bu zorlu süreç yaz kış demeden aralıksız olarak altı yıl devam etti. O zamanlar pek çok köyün yolu da yoktu. Bizim Kosron köyü de yolu olmayan yerlerden birisiydi. Patika yollardan düşe kalka ilerleyerek şehre varırdık. O zamanlar Köprübaşı ilçe değildi, belde statüsündeydi. Bina sayısı da bugünkünün ancak yarısı kadardı.

O zamanlar Köprübaşı Lisesi bugünkü ilköğretim okulunun bulunduğu binada eğitim öğretim faaliyetlerini sürdürüyordu. Köprübaşı’nı boydan boya geçmeden okula ulaşmak mümkün değildi. Rahmetli Hacı Yunus’un yokuşunu çıkmak nefesleri keserdi. Köyden okula gelip gitmelerimiz yazda kışta, yağmurda çamurda devam ederdi. Fakat mutluyduk; hayatın tadını doyasıya çıkarırdık. Küçük şeyler bile bizi mutlu ederdi. O günleri unutmak mümkün mü? Öğlede yemek yiyecek paramız olmazdı çok kere. Rahmetli Bıyıkoğlu Mustafa’nın zeytin ekmeğiyle akşam ederdik. Bol parası olanlar için helvayla reçeli de unutmamak lazım.

Köprübaşı’nda ciddi bir kırtasiye dükkânı yoktu. Benim öğleleri en çok takıldığım yer Kitapçı Ahmet Dayının küçücük dükkânıydı. Öğleleri okuldan çıkar çıkmaz; açlığımı bile unutur o dükkânın küçük, fakat sıcak ve samimi ortamında soluklanırdım. Daha çok incik boncuk ve dinî kitaplar satardı. Çocukların ilgisini çekecek şekerlemeler ve çikolatalar onda bulunurdu. Fakat sattığı mallar ucuz olurdu. Çocukların sınırlı bütçesini sarsmazdı.

Ona çocuklar daha çok “Tebrikçi Ahmet Dayı” derlerdi. Çünkü Köprübaşı’nda sadece o, tebrik satardı. Bunun dışında ekonomik kitaplar getirirdi. Ben kitap sevgisini Tebrikçi Ahmet Dayıdan kazandım. Öğle harçlıklarımı yemez, ondan kitap alırdım. Evde kütüphane kurmaya başlamıştım. Kütüphanemdeki ilk eserleri hep ondan almışım. Hemen her gün bir kitap almayı adet edinmiştim. O yüzden genellikle öğleleri hep aç gezer, o açlıkla akşamleyin eve giderdim. Bugün on bin civarındaki kitap ve dergi içeren zengin kütüphanemin temeli o yıllarda atılmıştır. O kitapları şimdi tatlı bir hatıra olarak özenle saklıyorum.

“Tebrikçi Ahmet Dayının ölüm haberini alınca çok üzüldüm. Bundan 20–25 sene önceki hatıralar zihnimden geçti. O, her şeyden önce çok mütebessim bir insandı. Sık sık uğrardım dükkânına. Özellikle yağmurlu günlerde soluğu onun yanında alırdım. Küçükle küçük, büyükle büyük olmasını bilirdi. Bedensel engelli olmasına ve zor yürümesine rağmen hayata sımsıkı bağlıydı. Dükkânında abdestini alır, çok kere cemaate gider, kulluk vazifelerinin en önemlisi olan namazını kılardı. Boş zamanlarında da sürekli Kur’an-ı Kerim okurdu. Şimdilerde Hollanda’da din görevlisi olarak bulunan oğlu Necati, benim samimi dostlarımdandır. Onu hem İmam-Hatip Lisesi’nde okutmuş, hem de hafız etmişti. Maddî durumu iyi olmamasına rağmen hâline sürekli şükreder, kanaatkâr davranırdı.

Kitapçı Ahmet Dayı, Köprübaşı’nın sembol isimlerinden biriydi। Kanaatimce onu tanımayan ve sevmeyen bir kişi gösterilemezdi. Çünkü kimsenin işine karışmazdı. Yapıcı bir kişiydi. Kendi küçük dünyasında yaşardı. Rahmetli babamın da çok iyi dostuydu. Öğretmen olduktan sonra da sürekli uğrardım yanına. Kendisini bir baba gibi sever ve sayardım. Bana çok değer verirdi. Hâl hatır sormadan geçmezdim dükkânının önünden. Ecel onu da aramızdan çekip aldı. Allah rahmet eylesin, çocuklarının ve bütün sevenlerinin başı sağ olsun.


Hiç yorum yok: